Hira'ya sesleniş 5

Sevgili Hira, canım Hira,
Nasılsın? Nasılız? Nasıl olmalıyız? Umarım bu konularda senin bir fikrin vardır. Çünkü benim yok.
Hira, ben bugün bir fotoğrafın sesini duydum. Aylar aylar önce bir öykü yazmıştım. Orda bir fotoğraf vardı, canlanıyordu. Ben bu olayın sadece öykülere, hikâyelere özgü olabileceğini düşünmüştüm. Ama sandığım gibi değilmiş. Bu olay gerçek hayatta da mümkünmüş. Daha yeni anladım Hira. Bir fotoğraf canlandı gözümün önünde. Duydum ordaki sesleri, hissettim ordaki küçük Zehra'nın neşesini, heyecanını.
Birgün hepimizin bir fotoğraftan ibaret kalacağını bilmek... Fotoğraflarla olan ilişkimi daha duygusal bir boyuta taşıyor. Bazen bu boyut pek de hoş olmuyor.

Hira, ben sahip olmak istiyorum, ait olmak istiyorum, benimsemek istiyorum, içselleştirmek istiyorum. Aman ben de ne çok şey istiyorum. Zaten bunları istedikçe yabancılaşıyorum. Bu beni güçsüz biri yapar mı Hira? Ama zaten ben güçlü biri olduğumu idda etmedim değil mi?
Mesela bir şarkı çalsın radyoda. Ben dalıp gidiyim uzaklara, benimseyim, sahipleniyim o şarkıyı. Beni alıp götürsün bir anıma. Ama ben dinlediğim her şarkıda emanet aldığım duyguları yaşıyorum. Hani otogarda emanetçiler olur ya. Ben de hisler otogarında emanet duygucuyum. Kadrom daha gelmedi ama sigortam falan var. Seçime yakın kadro da verirler diye umuyorum. Ummak istiyorum yani. Zaten hiçbir zaman büyük hayallerim olmadı benim. Camii minaresine çıkıp bulutları cebime doldurmak dışında. O yüzden kararında umutlar besliyorum içimde.
Hira, sen benim en içimsin. Seni paylaşmakta hep tereddüt ediyorum. Bu kadar paylaşımcı olma Zehra diyorum. Ama Hira, sadece bana iyi gel istemiyorum. Beni anla olur mu? Özelimizi insanlara açıyor diye de bana kırılma. Düşünsene bir kişinin bile kalbindeki o anlamlandıramadığı hüznü satırlara dökmüş olsam, biri bile kendini bulsa. Ne büyük bir nimet! Sen de mutlu oldun değil mi Hira?
Hira, sen de sıkılma benden olur mu? Bu kızın da sorgulaması, hüznü, korkusu bitmiyor diye düşünme. Görsen, aslında çok neşeli biriyim. Hani gerçekten neşeliyim. Rol yapmak zaten bana göre değil. Ama Hira, sana ne zaman mektup yazmaya başlasam kalbimin en derininde eski bir sandığın içine sakladığım hüznüm bile geliyor, kapımı çalıyor. Nolur, beni somutlaştır diyor. Geri çeviremiyorum.. Somutlaştırınca da mecburen tanışmak zorunda kalıyoruz sandıktaki hüznümle. Eskiden olsa annem tanımadığın insanlarla konuşma diye tembih etti der arkamı döner koşarak kaçardım hüznümden. Ama artık tanışıyoruz ne yazık ki, kaçamıyorum.

Saklambaç oynayacak tek arkadaşım kendimim Hira. Yazmak, kendimle kendim arkasındaki köprü, çektiğim fotoğraflar insanlarla aramdaki köprüydü. Ama tüm köprülerim sallantıda.. Malum bu aralar fırtınalı günlerden geçiyoruz. Köprüler sağlam yapılsın, teşekkürler.
Ses mi boşlukta yayılmazdı Hira? Haklıymış fizik kuralları. İçimdeki derin boşluktan feryadımın duyulmaması bundanmış. Lisede fiziğim iyi olsaydı daha bilimsel bir şekilde açıklama yapabilirdim. Ama değildi.

Hira, çok geç oldu. En azından senin için. Teşekkürler gecemi aydınlattığın için, ruhumu dinginleştirdiğin için. Bilirisin sana elvada demem. O yüzden şimdi de demeyeceğim. Yine gel, sık sık gel.. 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hira'ya sesleniş 10

Hira'ya sesleniş 1

Bu son seslenişim