Kayıtlar

Karalanmış düşünceler

 Sardı çevremi sessizlik, kuytu bir ormandayım adeta. Bir köşeye çekilip ağlamak istiyorum sadece. Bazen kimse olmasın istiyorum çevremde bazen de yalnız kalmaktan korkuyorum. Kendimle kendim arası bir medcezir vadisi. Karışmak istiyorum kalabalığın içine.. Tanımadığım insanlardan tanıdık bir selam bekliyorum. Çünkü artık tanıdık insanların yabancı selamları ağır geliyor ruhuma.. Bildiğim yerden gelen bir yarası olana pansuman yapmak istiyorum. Nasılsınız, demek istiyorum..  Sanrılarım sancılara gebe. Nur topu gibi sancılarım oldu. Her sancı da yeni sanrılara gebe. Soylarını devam ettirmek konusunda kararlılar.  Kendime baktım ben aynasında bugün. Ve aynadakiyle yüzleştim. Göz göze geldim yüz leşle. Göz bebeği adeta insanların kendini attığı bir uçurumdu. Mezarlığın ismi de gözümden düşenler mezarlığıydı. Sonra yüzleştim yine aynadakinin başarısızlık koleksiyonuyla. Bazı başarısızlıklar o kadar eski ki üstleri tozla kaplanmış. Neden atmıyorsun bunları dedim aynadakine. Atamam çünkü onl

Kırk Yamalı Kırık Yaralarım

  Sebepsiz ağrılarımın uğrak yeri oldu ruhum. Doktor doktor geziyorum. Kimse görmüyor, duymuyor beni. Ruhum eklem yerlerinden sancıyor diyorum, doktor büyüme sancısı diyor. Bir sancıyla doğan bizler büyürken de sancıyla devam ediyormuşuz demek ki hayata.Tıpkı ağlayarak başladığımız bu yaşam yolculuğuna ağlayarak devam ettiğimiz gibi.   Ama hatırlıyorum da eskiden merhemim olurdu kelimelerim, şimdi yara aldığım yer oldular. İçimde susturamadığım bir öfke var , dindiremediğim bir kırgınlık. Kendime, evet en çok kendime. Bir de olması mümkünken olmayan her şeye, içimde biriken uktelerle yaptım iki buket. Bir buketi koydum içimdeki kimsesizler mezarlığının en güzel köşesine. Diğer buketi de aldım bu zamana kadar verdiği emekler için , avuçlarımın içinden kayıp giden bana teşekkür hediyesi  olarak verdim. Yeni bir ortama girip kendimle tekrar tanışmak istiyorum. Merhaba ben sen, merhaba ben de sen. Sonra susalım birbirimize bakalım, zaman bu seferlik ilerlemesin dursun. Kimsenin duymadı

Bu son seslenişim

  Hira’ya Sesleniş .. Canımın baharı Hira, arayışlarımın, kayboluşlarımın isim bulmuş hali .. Kelimelerimin sesini kısrak sesleniyorum sana bu sefer   Hira Nerdesin diye sormayacağım çünkü tahmin ediyorum gittiğini. Veda şarkıları çalıyor zihnimde sürekli, susturamıyorum.   En korktuğum şey sessiz , duyulmak istemeyen vedalardır.   Bu yüzden her giden otobüsün arkasından el sallamak istiyorum ki   kimsenin yarım vedası kalmasın ya da her gidenin arkasından su dökmeye çalışıyorum ki giden mutlaka dönsün. Tek kendimin arkasından su dökmedim onda da kendimden gittiğimden beri geri dönmedim , olsun canım sağ olsun . Evet Hira senin de canın sağ olsun . Öyle kimsesizim ki Hira , ruhumu gömdüm kimsesizler mezarlığına. Mezar taşıma ismimi yazacak kimsem bile yok. Kavgası bile kendiyle olacak kadar kimsesiz biriyim. Sevilmenin tanımını yapamayacak kadar sevgisiz bir insan.   Sinyal sesinden sonra bıraktığım hiçbir mesaj dinlenilmedi, yolladığım her mektup geri döndü. Postacılar benden me

Hira'ya sesleniş 11

Hira, ihtiyacım var sana. Koşup gelmek istiyorum yamacına. En son konuştuğumuzdan beri neler oldu neler bitti. Ama ben daha ne anlatacağımı bilmiyorum Hira'm..  Ah, gözümün nuru Hira, uzun zamandır bekliyorum, gelmiyorsun. Beni terk etmenden korkuyorum. Biliyorum sen de beni bekliyorsun. Hatta Hira, sana gelmiyorum diye kızıyorsun bana hissediyorum. Ama ben bu aralar kendime bile gelmeye çekiniyorum. Sonra senle konuşmuyorum diye darılıyorsun ya ben kendimle bile iletişimi kestim Hira. Bir uçurumun ucunda mahsur kaldı ruhumun son parçası. Çekip kurtar beni Hira. Biliyorum bu yük senin omzuna fazla ama her zaman yaptığın gibi gelişinle kurtar beni o uçurumun kenarından.  Hira, her yazı yazdığımda kalemimin ucu, gözümün dermanı biterdi ama yazmadıkça da ruhumun dermanı bitti. Az gittim uz gittim, dere tepenin düz olduğunu görmeden dermanım kesildi.   Ruhumun dibini ekmekle sıyırma noktasına geldim Hira.  Bir buruk bayram sabahı hüznü var üstümde. Evet, bayr

Hira'ya sesleniş 10

Sevgili Hira, Nasılsın? Umuyorum ki gönlünden bahar eksik olmuyordur. Ben nasılım bilmiyorum Hira. Bilmediğim birçok şeyin arasına yeni bir bilinmeyenle devam etmeye karar verdim. Çünkü bu soruya nasıl cevap verilir unuttum. Gelişigüzel cevaplar hariç.. Bir cümleye nasıl başlanır bilmiyorum. Sanki hep birinin cümlesinde alıntı olmuşum hiçbir zaman kendi cümlemi kuramamışım Hira.. Öznesiz, yüklemsiz halimle bir roman yazmaya kalkıştım Hira. O romanda benim rolüm paslı kelimeler arasına konulmuş puslu virgül olmak.. Benim kelimelerim bile dargın birbirine Hira... Hira, yeni duygularla tanışıyorum. Eskiden tek öfkelendiğim kendimken şimdi insanlar da öfkelendiriyor beni. İçimde küflenen öfkemi fısıldadım geçen gün gökyüzüne. Kordan yağmurlarla cevap verdi Gökyüzü. Korlaştı tüm cevaplar artık benim için Hira. Sana en son seslendiğimin üstünden çok zaman geçti yine.. Hira bu geçen zamanda öğrendiğim tek ve önemli şey hayallerimi hayatıma göre uzatmam gerektiğiydi.  Hira, kendime olan taha

Hira'ya sesleniş 9

Gözümün nuru Hira,  Nasılsın? Bak bu sefer fazla bekletmedim seni o çetin ayazda, kapının dışında.  Gel içeri, sobanın yanında birlikte bekleyelim sana seslenmemi.  Hira, ihtimaller vadisinden aşağı bırakıyorum kendimi   Aşağı düşerken bile bir ihtimalle çarpışıyorum. Düşüşüm yavaşlar diye tutunduğum her ihtimal beni daha da aşağı itekliyor. İhtimaller gebe kalıyor ihmallere. Kendimi ihmale..  Hira, adım silindi tüm haritalardan. Medeniyetim Bozkırın ortasında  yalnızlığa sarıldı . Varlığım ortalığa saçıldı.  Var olduğumun kanıtı olan kimliğimden kayboldu tüm bilgiler. Bir adım yok, memleketim yok, doğum tarihim yok. Onay aldı tüm yokluklarım devlet tarafından.  Kendimi eski bir kitabın arasında unutulmuş takvim yaprağı gibi hissediyorum. İlk gördüğünde heyecan duyulan sonra varlığına alışılan. Hira, belki buluşuruz ikimiz aynı kitabın arasında. Aramıza sadece sayfalar girsin, razıyım. Ama biz heyecanımızı yitirmeyelim Hira. Birbirimizi her gördüğümüzde heyecandan dilimiz dönmesin sevg

Hira'ya sesleniş 8

Hira, Sana seslenmeye  yüzüm yok. Kalemim bile küs  artık bana. İhmaller kapısının yıllanmış eşiği oldum ben Hira. En çok  seni ihmal ettim. Yüzüm yok Hira  kabul eder misin beni. Ama kovma da olur mu? Çünkü gidecek başka bir yerim yok. Nasılsın görüşmeyeli? Seni çok özledim.. Çok. Peki sen Hira? Benliğimde yankılanan feryatları duyor musun? Görüyor musun gönlümdeki çorak araziyi? Kendi elimle diktiğim çiçeği yine kendi ellerimle nasıl soldurduğumu? Görüyor musun elimin değdiği her şeyin nasıl anlamsızlıkla tanıştığını? Ben kendimin en büyük hayal kırıklığıyım Hira. Bazen sadece duruyorum. Baş kaldırıyorum tüm koşturanlara. Meydan okuyorum, zamana meydan okuyanlara. Her şeye rağmen tüm ruhumla duruyorum. Olmuyor Hira, olmuyor. Ben durunca kalemim de duruyor. Yazamıyorum. Her seferinde kolayca çözerdim içimdeki herbir düğümü. Ama bu sefer başaramıyorum, nerden başlasam elimde kalıyor. İçimde özenle sakladığım, koruduğum tüm yollar birbirine girmiş, düğüm olmuş. Eskiden gidecek yolu bulm