Hira'ya sesleniş 1

Sevgili Hira, yazmak eskiden en sevdiğim dostumdu. Ama bu aralar en büyük korkum. Çünkü içimde hissettiğim duyguların ucunu bağlar da somutlaştırırım tehlikesi yüzünden kaçar oldum kelimelerimden. Kelimelerimden kaça kaça da en sonunda kendimden  kaçtım.
Kitap okumanın faydasından çok zararını görüyorum yine bu aralar. Bu da beni en çok yoran şey oldu Hira.
İlkokulda öğretmenim kitap okumak empati duygusunu geliştirir derdi. Haklıymış ama keşke haklı olmasaymış. Böylece anlamak zorunda kalmazdım aylardır yatağa bağımlı dedemi. 
Sonra Hira, ben bugün bir şey anladım :  
Sabah kahvaltısı ile mutluluğun bir alakası yokmuş bu alaka sadece filmlerde olurmuş. Mutlu sabah kahvaltıları hayal ürünüdür. Yazsınlar bunu çokomellerin üstüne! Sonra ben kimim biliyor musun Hira? 
Ben uyumsuz ismiyim davetlerin. Bu yüzden de yazmasını istemem adımın davet listelerinde. Ve vedalara geç kalanıyım. Ama veda etmediğim birinin de gittiğine inanmam. Bu sebeple bir arkadaşımın gittiğine inanmam 1 yılımı aldı mesela . O bir yıl boyunca her gün geleceğine inandım içten içe. 
Sonra ben Hira hayatımı yazsan roman olur diyenlere çok özeniyorum . Sanırım ben hayatımı yazsam olsa olsa yeni açılan dükkan broşürleri var ya hah işte anca onun kadar bir şey olur. Ama ben yine de hayatımı yazsam roman olur demeden göçmek istemiyorum buralardan. 
Geçen günlerde içimde kaçak maden ocağı açıldığını iddia etmiştim. Yalan söylemişim. Meğer içimde huzur evi varmış. Huzurun eksikliği hissedilmesin diye bu ismi koymuşlar galiba. Peki acaba benevi diye bir şey var mıdır? Hem eksikliğimi hissetmem güzel olur. Bu fikri müteahhitler bir düşünsün. 
Sonra acıya dayanıksız olduğumu zannederdim herkes üzgünken sapasağlam durduğumda da bu tezimi çürüttüm. Görüyorsunuz, iyi değilim kendim konusunda. Zamanla iyi olurum diyecektim az daha ama zamanla da pek tanışıklığımız yok maalesef. Geçen gün zamana bir şey bıraktım bir baktım o da bana bırakmış o yüzden de aramız biraz limoni. Zaten kendisiyle 19-20 yıldır tanışıyoruz. Ki bu sürenin son 10 yılını dondurdum. Mesela annem hâlâ 39 babamsa daha 50sine çok uzak. Ve anneannemin 10 yılı aşkın bir süredir ayaklarının şişi inmedi. Ve 10 yıldır dedemin hiç bozuk parası olmadı bana vereceği ve 10 yıldır bakkal Alinin dondurması hep bayattır dedeme göre. 
Oysa annem 49 oldu babamsa yarım asırlık olalı 3-4 yıl oluyor. Anneannem ayaklarının şifasını buldu. Dedemse.. Artık bakkal Aliyi tanımayacak hâlde. Hatta geçen gün yeğeni oldum dedemin. Yeğenim bir bakale dedi. Subaylar arabaya binecekmiş de. Tamam dayı diyip odanın içinde görmediğim subayların binmesi için arabadan indim pardon odadan çıktım. 
Neyse işte yüzleşmek istemiyorum aslında son yıllarda olanlarla. Evet, korkağım ve kaçıyorum her şeyden. Psikolojide mutlaka bir adı vardır bunun. Yüzleştiğimde taşlar yerinden oynar mı bilmem Hira. Ama kafamın yerinde olmayacağına eminim. Ama hakkımı yiyemem. Yüzleşmek için fazlasıyla çaba gösteriyorum. Mesela ilkokul öğretmenimin yaşlandığıyla yüzleştim. Böyle böyle alışacağım artık. Ama, ama çok korkutucu geliyor bir yandan da son 10 yılda yaşadıklarımla yüzleşme fikri. Ki ben hâlâ o 9 yaşındaki kız çocuğuyum. Büyümek... Ne biliyim işte benlik değil. Hem ben büyürsem kim oynar mahalledeki kızlarla? Mahallenin kardanadamını bu kış kim yapar? Ama şunu biliyorum ki bu yüzleşme er ya da geç olacak. Ve bu yüzleşme gerçekleştiğinde ben ben olmayacağım Hira. 
İşte böyle Hira. En coşkulu barışı da en zorlu kavgası da kendisiyle olan birisiyim ben. 
Diyeceklerim bu kadar Hira. En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere.


Benden hediye bir şarkı size: 
Hayko Cepkin - Ölüyorum 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hira'ya sesleniş 10

Bu son seslenişim