Hira'ya sesleniş 2

Merhabalar Hira,
Öncelikle seslenişime sessizliğinle cevap verdiğin ve benim o sessizlikteki anlamları bulacağıma inandığın için minnettarım.
Bana günlerimin nasıl geçtiğini sormuşsun. Ama ben bu soruyu cevap veremem ki Hira. Çünkü günler, aylar ve yıllar farklı değil birbirinden. Mesela Eylül'ün bir üstünlüğü yok Ekimden tıpkı cumanın pazartesiden bir üstünlüğü olmadığı gibi.
Hevesle demleyip içmeyi unuttuğum çayımın soğuduğunda anlıyorum zamanın geçtiğini. Ya da biri bana bugünün hangi gün olduğunu sorduğunda anlıyorum. 
Yani artık zamanı ve günleri saatlerden, takvimlerden takip etmiyorum Hira. O yüzden günlerimin nasıl geçtiğini anlatamam. Çünkü geçmiyor ama aynı zamanda da geçiyor. Ve bak Hira, işte hayatım böyle bir ihtimaller vadisi. İhtimallerin hepsi bir pranga takıyor ve hepsi kendine doğru çekiyor beni. Bir gün biri asılıyor prangamın bağlı olduğu zinciri olanca kuvvetiyle. Ertesi gün biri. Ben de böyle bir o yana bir bu yana sürüklenip gidiyorum. İşin komik tarafı zincilerimi hayatımda sadece bir kez selam verdiğim akrabam da en yakınım da yönetebiliyor. Zincirime, prangama karışma izni olmayan tek kişi benim. Kendi hayat filmimde figüran oyuncuyum. Herhangi bir sahnede yoldan geçiyorum sadece. Ve sonra rolüm bitiyor.
Hep böyle mi peki? Yani hep figüran mıyım? Yok, yok başrol olduğum sahneler de var. Mesela geçen gün doktora gittim. Şikayetiniz nedir dedi. Ama ben bilmiyordum ki Hira ağrıyan yerim neresi, şikayetim ne.. Ağrımın şiddeti nasıl, bıçak saplanmasına mı benziyor yoksa başka bir tanımı mı var? Bilmiyordum. Sonra gözlerimi açtım aynanın karşısındaymışım.. Bak başrol benim çünkü bu sahnede tek oyuncu vardı. Yani anlayacağın kendi kendimin doktoru oldum Hira. Sonra kendi kendimin terzisiyim. Kendi söküğümü dikebilir miyim henüz bilmiyorum. Ama hüzün bir beden dar gelirken sevinç bir beden bol geliyor. Hiçbir kalıba uymuyorum yani Hira. Daha kendime uygun bir kalıp bile bulamazken hüzünlü notamı bulmaya çalışıyorum. Komik kızım valla. Hüzünlü nota meselesi ne dersen eğer hemen anlatıyorum. İnsanların neşeli şarkılarını dinlerken kendi hüzünlü notamı kaybettim. Ama arıyorum Hira, bulamazsam da her zaman arıyorum. Bazen usul usul bazen koştura koştura... Yolda karşılaştığım insanlara soruyorum : " Pardon, burdan geçen hüzünlü bir nota gördünüz mü?" 
İlerden sağa dönün orda gösterirler demelerini bekliyorum. Ama hiçbiri görmemiş. Yol sorduğum o kısa zamanda bile bana neşeli şarkılarını dinletmeye çalışıyorlar. Bu insanlar ne garip Hira.. Aklına acaba yanlış yolda mısın diye bir soru takıldıysa takılmasın . Çünkü bu yol tek yön.
Mesela Hira dinlediğim her şarkıda arıyorum onu. Ama yok.. Hep yokluklarımdan bahsettim sana. Biraz da varlıklarımdan bahsedeyim. Her çağırdığımda mutlaka koşa koşa gelen kadim bir dostum var. Sağ olsun beni asla yalnız bırakmıyor. Kendisinin adı yorgunluk. Vefalı bir eski dost.
Unutmadan başrol olduğum bir sahnemi daha anlatmak istiyorum Hira. Geçen gün yangın çıktı, itfaiyeyi aradım. Adres sormak için etrafıma bakınırken kendi gönlümde olduğumu fark ettim. İtfaiye gelmedi Hira. Çok korktum gönlüm kül olacak diye. Sonra, kendi gözyaşlarımla söndürdüm içimdeki yangını. Ben ilk defa bir şey başardım diye düşünürken küçük küçük bir sürü ateş çıkmaya başladı. Her ilin meşhur bir şeyi vardır ya ben de başarısızlıklarımla meşhurum. Yine bir başarısızlık yaptığımı kabullenip kalbimde çıkan yangına arkamı dönüp gittim. İşte böyle Hira.. Seslenişime sessizleşmeni en kısa zamanda bekliyorum. Ve seslenişimin sonuna nokta koymuyorum Hira çünkü sen benim hiçbir zaman tamamlanmayacak seslenişimsin.

Görüşürüz,, 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hira'ya sesleniş 10

Hira'ya sesleniş 1

Bu son seslenişim